TAHKİM ANLAŞMASININ GEÇERLİLİK ŞARTLARI

TAHKİM ANLAŞMASININ GEÇERLİLİK ŞARTLARI

Tahkim, uyuşmazlıkların devletin uyguladığı yargı yoluna gitmeden, taraflar arasında daha hızlı ve esnek çözümlenebilmesini sağlayan alternatif bir çözüm yöntemidir. Uluslararası ticari uyuşmazlıklarda uygulanmak üzere düzenlenen 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu tahkim anlaşmasının geçerlilik şartlarını detaylandırmaktadır. Tahkim anlaşmasının hukuki bağlayıcılığının sağlanması için; tarafların açık ve kesin iradesinin beyanı, karşılıklı yükümlülüklerin dengeli olması, anlaşmanın yazılı şekilde tanzimi ile uyuşmazlığın tahkime elverişlilik konularına ilişkin hususlara uygun düzenlenmelidir. 

Tahkim anlaşmasının en temel şartlarından biri, tarafların tahkime başvurma hususunda şüpheye yer vermeyecek biçimde açık ve kesin iradelerini ortaya koymalarıdır. 4686 Sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun 4. maddesi tahkim anlaşmasının, tarafların özgür iradesiyle ve açık beyanlarla kurulmasının önemini ortaya koymakta, taraf beyanının eksiksiz ve kesin olması gerekliliğini şart koşmaktadır.

Tarafların hangi uyuşmazlıklarda tahkime gideceğini, alternatif çözüm yollarının (mahkemeye başvuru vb.) dışlanıp dışlanmayacağını net biçimde belirtmeleri gerekmektedir. Bu konu ile ilgili Yargıtay 15. HD. 13.03.2007, 769/1572 sayılı kararında tarafların tahkim iradesinin belirsizlikten uzak, açık ve net biçimde ortaya konulmasının zorunluluğu vurgulanmıştır.

Tahkim anlaşmasının geçerli sayılabilmesi için taraflar arasında karşılıklı ve dengeli yükümlülüklerin bulunması esastır. Sadece bir tarafa tahkime başvuru hakkı tanıyan asimetrik düzenlemeler, taraflar arasındaki dengeyi bozacağı gibi anlaşmanın geçerliliğine de olumsuz etki yapmaktadır. Doktrinde tarafların eşit hak ve yükümlülüklerinin altını çizilmekte, anlaşmanın simetrik düzenlenmesinin zorunlu olduğunu belirtilmektedir. Böylece, asimetrik veya tek taraflı hükümlerin yer alması halinde anlaşmanın geçerliliğinin tartışmaya açık olacağına işaret edilmektedir. Yargıtay 13. HD. 12.04.2006, 521/5446 sayılı kararında tahkim anlaşmasının karşılıklı nitelikte düzenlenmesi ve taraflar arasında hukuki dengenin korunmasının gerekliliği ifade edilmiştir.

Tahkim anlaşmasının yazılı olarak düzenlenmesi, tarafların iradelerinin ve anlaşmanın kapsamının somut delillerle ortaya konulabilmesi açısından büyük önem taşır. Yazılı belge, ileride doğabilecek uyuşmazlıkların önlenmesi ve anlaşmanın içeriğinin net olarak tespit edilebilmesi için temel unsurdur. 4686 Sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun 4. maddesi tahkim anlaşmasının yazılı olarak yapılmasını şart koşarak, taraflarca imzalanmış belgenin anlaşmanın esasına ilişkin delil niteliği taşımasını öngörür. Yargıtay 19. H.D. 1996/9619 E. ve 1997/4669 K. sayılı kararı yazılı olmayan tahkim anlaşmalarının geçersiz sayılacağı ve yazılı beyanın zorunluluğu vurgulanmıştır.

Tahkim yöntemi her türlü hukuki uyuşmazlık için uygun değildir. Özellikle kamu düzenine aykırı konular, kanunlarda tahkim yoluna gidilmesine cevaz verilmeyen uyuşmazlıklar veya tarafların iradesine konu olmayan bazı özel durumlar (taşınmazın aynına ilişkin konular) tahkime elverişli sayılmaz. Bu husus, tahkim anlaşmasının uygulanabilirliğini doğrudan etkiler. Bu kapsamda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 408. maddesi uyuşmazlığın tahkime elverişli olup olmadığının belirlenmesinde, konunun özelliği ve tarafların anlaşmada belirlediği kapsam çerçevesinde değerlendirme yapılması gerektiğini düzenler. Yargıtay 15. HD. 18.06.2007, 2680/4137 sayılı kararında; uyuşmazlığın tahkime uygunluğunun titizlikle değerlendirilmesi gerektiği ve kamu düzenine ilişkin hususların tahkim kapsamına alınamayacağına dair önemli değerlendirmeler yer almaktadır.

4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu çerçevesinde, tahkim anlaşmasının geçerliliği; tarafların açık ve kesin iradesi, karşılıklı yükümlülüklerin dengeli olarak tanzimi, yazılılık şartının eksiksiz yerine getirilmesi ve uyuşmazlığın tahkime elverişli konulara ilişkin düzenlemelerin yapılması ile temin edilmektedir. Yukarıda belirtilen hususlar, ilgili Yargıtay kararları ve  ilgili kanun maddeleri ışığında değerlendirilmiş olup, anlaşmanın sağlam temeller üzerine oturtulması açısından hayati önem arz etmektedir.

 

Stj. Av. Ebrar BÜYÜKKURT